2021 yaz aylarında sadece Türkiye değil tüm Akdeniz coğrafyasında (Türkiye, Yunanistan, İtalya, Cezayir, Tunus) ve bunun da dışında Kanada, ABD, Rusya gibi ülkelerde fazlasıyla etkili olan ve bizleri son derece üzen ve yıpratan orman yangınları ile birlikte, eski tarihli bir yazıya referansla sosyal medyada dezenformatif bilgi paylaşımları tekrar patlak verdi. Bu yazıyı savunanlar, karşı çıkanlar sosyal medyada saflarını belirlediler.
Söz konusu yazı, çoğu kaynakta Gazeteci / televizyoncu Gülgün Feyman Budak’a atfediliyor, muhtemelen başlığı da “Delice” veya “Çam ağacı dikmeyin” olsa gerek. Bazı internet siteleri yazının parçalarını kaynak belirtmeden anonim olarak paylaşıyor [1,3,4], bazı siteler Gülgün hanıma atfediyor [2,5]. Yazı internet, whatsup, facebook, twitter gibi çeşitli mecralarda geçmişte yayılmıştı, bu son dönem ile tekrar yaygınlaştı. O kadar ki Rahmi Turan, Sözcü’deki 2 Ağustos 2021 tarihli yazısında bu yazıya atıfta bulunuyor. Başka bir yazar da 27 Eylül 2019’da atıfta bulunmuş, bunu sözkonusu yazıdaki çam ağacı karşıtı iddiaları güzel şekilde çürüten malumatfurus.org sitesinden öğrendik [5].
Yazıyı whatsup üzerinden okuduğumuzda şu cümle ile hızlı şekilde güvenirliğini yitirmişti: “Çam ağacı ise bildiğimiz yağlı çıra idi. Dağlarımıza ovalarımıza her yere diktik.
Oksijenden başka hiç bir işe yaramayan bu ağaç, ülkemizin dağına bayırına dikilen saatli bomba oldular.“
Bizim ilk denk geldiğimiz versiyonda, oksijen atfı dahi yoktu, yani “hiçbir işe yaramayan bu ağaç” ifadesi bizi irkiltti ve dezenformasyon sensörlerimiz alarm verdi. Yukarıdaki versiyonda en azından oksijen yararı olduğu teslim edilmiş.
Şuradan [6] öğreniyoruz ki, Türkiye’de 1937 yılında Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü kurulmuş. 1950’li yıllarda ise zeytin için kötü yıllar olmuş, ekimi azalmış. Gülgün hanımın yazısındaki gibi çok fazla sayıda doğal zeytin ağacı sökülüp odun kömürü niyetine İspanya’ya ihraç edilmiş mi, araştırmak gerek. Bu anlamda yanlışlar yapılmış olabilir. 1980′ ler sonrası turizm, otel ve yazlık furyası ile dönümlerce zeytinlik alanın betonlaştığına ben bizzat şahidim.
malumatfurus.org sitesindeki incelemede, dezenformatif yazı ve paylaşımların niye yanlış olduğuna dair temel yaklaşım, Ege ve Akdeniz ormanlarının çam ağacı dikilerek oluşmadığı, doğal olduğu, çam ormanlarının (özellikle kızılçam türü) bu coğrafyanın binlerce yıllık doğal bitki örtüsü olduğu gerçeği [5]. Bu konulara dair Orman ve Ağaç konusundaki uzmanların çeşitli referansları anlatılıyor.
[4, 5, 7] sitelerinde, Prof. Dr. Ünal AKKEMİK’in “Jeolojik Çağlardan Günümüze Çamların Anadolu’daki Varlığı” makalesine (Orman Mühendisleri yayın organı Yeşil Dünya dergisinde yayınlanmış) atıf ile çamların Anadolu/Akdeniz coğrafyasının temel bir bitki örtüsü olduğu anlatılıyor. Makalede 23 milyon yıl öncesinde Anadolu’da çam bulunduğu belirtiliyor. Ayrıca ilgili sosyal medya dezenformasyonu da eleştiriliyor.
Bazı sosyal medya ünlüleri, yukarıda bahsi geçen dezenformatif çam ağacı karşıtı yazı üzerinden, çam dikilmesin zeytin dikilsin paylaşımları yaptılar. Bu konularda Prof. Doğanay Tolunay da twitter ve sosyal ortamlardan çeşitli açıklamalarda bulundu. “[…] kızılçam ve maki bitki örtüsü yangına uyum sağlamış türlerdir. Başka bir ifadeyle kızılçam ormanları ve maki bitki örtüsü yangınlardan sonra kolayca yeniden yanan alanlara gelmektedir. Bunun sebebi kızılçam kozalaklarının ve tohumlarının yangında zarar görmemesidir. […] Bu nedenlerle yanan kızılçam ormanları ve maki bitki örtüsünün yerine ağaçlandırma yapılması yerine sadece yanan alanların koruma altına alınması ve bir sonraki baharın beklenmesi durumunda fidan ve diğer çalı ve otsu türlerin yeniden sahaya gelmesi mümkündür. […] tür değişikliğine gidilirken en az 80-100 yıl sonrasındaki iklim özellikleri düşünülerek karar alınması gerekmektedir. Ülkemizde 80-100 yıl sonra sıcaklıkların 4-5 derece daha yüksek olacağı ve yağışların azalarak kuraklığın artacağı öngörülmektedir. Ülkemizde kızılçam, maki bitki örtüsü dışındaki türlerin bu koşullara uyum sağlaması oldukça zordur.Bu nedenle iklim değişikliği de göz önünde bulundurularak yanan ormanların hatta diğer ormanların mümkün olduğunca ağaçlandırma yerine doğal yollarla gençleştirilmesi gerekmektedir. […] Ceviz, Badem, zeytin gibi meyve ağaçları ile orman kurulmaz, olsa olsa meyve bahçesi oluşturulur. Bu türler sulama, gübreleme yapmadan gelişemezler. Aynı zamanda geniş aralıklarla dikildiği için erozyon önleme, karbon tutma, oksijen üretme gibi ekosistem hizmetleri de düşük olur.” [8]
Çam ağaçlarının Akdeniz bölgesinde bu kadar hakim tür olup yayılabilmiş olmasının nedenleri var. Sıcağa ve kuraklığa bir ölçüde dayanabiliyorlar [9]. Tabiki zeytin ağaçlarımız da olsun, onları da koruyalım, ancak bazı iddiaları ileri sürerken uzmanların dediklerini de değerlendirmek gerekiyor. Ayrıca çam ağaçları yararsızdır iddiası gerçekten üzücü. Ekosistem yararları, oksijen kaynağı olması gibi unsurlar dışında, çam fıstığı, çam balı gibi çeşitli ekonomik yararları da var [9].
kaynakça:
yazının başındaki çam fotoları ve tanımları şu sitedendir: Kızılçam Ağacı Türleri ve Özellikleri (agac.gen.tr)
k2: ÇAM AĞACI DİKMEYİN – Bilgilendim
k3: DELİCE.. – TurkIsh Forum (turkishnews.com)
k4: Komplo Teorisi: Kolay Yanan Çamları ABD, Türkiye’ye Özellikle mi Diktirdi? (webtekno.com)
k5: Kızılçam Ekiminin ABD’nin Tuzağı Olduğu İddiası – Malumatfuruş (malumatfurus.org)
k6: Anadolu’da çıkan zeytin İspanya’da markalaştı – Dünya Gazetesi (dunya.com)
k7: Çamların Jeolojik çağlardan günümüze Türkiye’deki varlığı | PROF. DR. ÜNAL AKKEMİK (unalakkemik.net)
k8: Prof. Doğanay Tolunay: Yeniden ormanlaştırma için yanan alanların korunması yeterli (t24.com.tr)
k9: Kızılçam ağaçları ile ilgili o iddialara yanıt: Anadolu’nun has evladı (haberekspres.com.tr)